Tekke Adabından Din Şarlatanlarına Ahlak

ahlak sanabanabilgi

Günümüz koşulları maddi anlamda zorlansa da ahlak üzerine konuşmalar yapmayı daha çok önemsiyorum. İnsanların yaşamını zorlaştırma adına yaptıklarının haddi hesabı yok. Hep daha fazlasını talep etmenin getireceği büyük yıkıntılara hazır mıyız? Sanmıyorum. Ancak yine de ne çıplak çocuklardan ilham alıyoruz ne de kimsesiz köpeklerin kırık ayaklarından. Bembeyaz bir yavru köpeğin sekerek ilerlediğini gördüğünüz halde neden tepki vermezsiniz ki? Çok mu zor bir parça üzülebilmek bizim parçamızdan olmayan şeylere.

Yunus Emre’nin Ahlakı

Bir nebze olsun ilgi duyanlar bilecektir ki tekke ve tasavvuf işleri gönüle dayanır. İnsanın kalbini terbiye etmesidir en başta. Sonrasında insana dair hususlar gelir ve vücut zevk bulur. Ancak öncesinde yaşadığı terbiyenin ahlakını sunabilmek ise bambaşka lezzetlerin kapısını aralar. Yunus Emre her ne kadar popüler olsa da tam olarak anlaşılmadığı gibi tehlike sonuçları da oldu. Halihazırda hemen her ülke insanı, Yunus Emre hakkında birkaç kelime konuşabilir. Peki, Yunus Emre’nin ait olduğu geleneği ne denli bilebilir? Yunus Emre’nin anlattıkları yalnızca sevmek, sevilmek ile sınırlı mı sizce de?

Ahlak İsyanı İnsanlar

Genel açıdan baktığımızda şeriat ya da İslami kurallar bütünüyle bir yönetim anlayışını görürüz. Tekke adabı dediğimiz sert ya da aykırı bilgiler penceresinden hayatı yorumlamak değildir. Ayrıca şimdinin öğretilerine göre çok aykırı ya da gereksizdir gibi bir çıkarım yapılabilir. Bunun bile yanlış olduğunu toplumsal anlayışa bakarak rahatlıkla söyleyebiliriz. İnsanların birbirini had bilmez bir şekilde kırıp dökmesine isyanınız yok mu? Bu kadar kolay kalpleri incitmenin nerede yazıyor tarifi? Ardından pişmanlık hissi bile duymayan insanların kalbini kim bu kadar katı hale getirdi?

Tekke Soruları

İslam öğretilerinin aslında ibadetlerden yaşantıya indiği yerlerdir tekke ve mekanları. İnsanların hal diliyle bir şeyler anlattığı ve anlatılanları kabul ettiği yerlerdir. Bununla birlikte temel husus ise en başta belirttiğim gibi gönüldür. Eğer bir tekke müridi olursanız zamanında iki önemli soru vardı. Her gün kişiye bunlar sorulur ve cevaplarına göre eğitimi olurdu. Bunlardan birincisi, bugün gönül kırdın mı? İkincisi ise bugün namazlarını kıldın mı? Eğer kişi, birinci soruya evet yanıtı verirse ikinci sorunun anlamız kalmaz, önemi bulunmazdı. Gönül kıran insanların namazını düşünmesi anlamsız gelirdi.

Ünlü bir İslam aliminin dediğine buradan varmamız gerekirse gönül yıkmak Kabe’yi yıkmak da çok daha büyük bir günahtır. Çünkü Kabe, Hz. İbrahim’in eseri yani insanın ama, gönül ise Allah’ın eseridir.

Cami Kürsüsünden Nefret

Gönül yıkma adına bu kadar titiz ve hassas olan bir din anlayışını düşündüğümüzde ahlak nereye kadar ilerler? Bir insanın ahlak tanımını yaptığımızda neleri koyabiliriz? Bu kadar derinlemesine düşünceler birbirini kovalarken bazı din şarlatanlarının kürsüden sert sözler söylemesini anlamıyorum. Bazı insanları küfürbaz, hain, düşman, dinsiz, cehennemlik olarak ilan etmesine hayret ediyorum. Hayır, diyorum ki senin inandığın Allah’ın yolunda olduğuna emin misin? Çünkü Allah’ın böyle bir tepki vermeyi uygun görmediği bütün eserlerde mevcuttur. Din düşmanlarına bile Allah’ın en güzel kulu Hz. Peygamber’in nasıl tepkiler verdiği ortadadır. İslam için ahlak tanımı kişiye aittir. Karşısındakine göre değişmediği gibi sertlik, kabalık, taşkınlık söz konusu değildir. Ağza alınması mümkün olmayan sözleri kürsüden bağırmak her zaman için eksi puandır.

Gönül dini İslam, her türlü şiddeti bir kenara bırakırken çim hakları, hayvan hakları, deve hakları, sinek hakları üzerine kafa yormayı emreder. Ardından insanın yaşantısına dair hakaretleri ve kötü sözleri yasaklar. Düşünüp tutmaları için insanlara öğütler veren bu din ve ahlak anlayışının tersini yapmak vicdansızlıktır. Ayrıca dini öğretiler üzerine bunları yaptığını iddia etmek ve savaşta olduğunu beyan etmek de kötü kapıları aralar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir