Anlamsız bir güne daha uyanınca sensizlik sevgilim diye haykırmak geçiyor içimden. Ancak yapamıyorum bunu her defasında. Çünkü sesimi duymak istemiyorum. Senin sesine karışmayan sesimle ortalığı inletmek anlamsız geliyor. Sonra ayağa kalkıp dolanıyorum bir ruh gibi. Belki de seni arıyor kalbim ve ruhum. Aklım diyemiyorum buna asla. Çünkü senin artık olmayacağını fark etti, biliyor musun? İlk anlayan ve kabul eden aklım oldu sahiden de. Hiçbir ümidi yok sana dair. Sensizlik sevgilim en çok bunu bilince acı veriyor bana.
Evin her köşesinde paldır küldür yürüyorum. Etraftaki eşyalara dikkat etmiyorum hiç. Masa ya da sehpa mı var yoksa halının kenarına mı bastım ayakkabılarla? Hiçbirisinin anlamı kalmadı sensiz geçen günlerde. Evden çıkıp gittim bir süre yürümek için. Sonrasında annemlere kadar yürümüşüm. Ardından ne mi oldu dersin? Annemin en sevdiği vazoyu kırdım ve hem de hiçbir tepki vermeden. Ardından göz göze geldi o ak saçlı kadınla. Hiçbir şey diyemedi benim narin kalbine. O kadar da çok severdi ki asla elletmezdi. Temizlemesini bile temizlikçiler değil, bizzat kendi yapardı her gün sabahın tam altısında. İşte artık senin gibi oldu güzelim vazo. O da yok oldu bir hiç uğruna. Annem de kaybetti en çok sevdiği şeyi bir hiç uğruna.
Sensizlik Sevgilim Yoruyor!
Şimdi annemle aynı duygulara sahip olabilir miyiz acaba? Sensizlik sevgilim eş değer midir vazosuz olmakla. Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki karşıma her aldığımla senden konuşuyoruz. Sana anlatıyorum hep bir daha gelmeyeceğini bilmeme rağmen. Ancak yine sorunlu oldum biliyor musun? Çünkü karşımda insanlar olmadan da konuşuyormuşum. Kime, ne anlatıyor bu çocuk diye alıp beni götürdüler doktora. Kimse olmadan da seni anlatırken eskimiş koltuk takımına, korkutmuşum insanları. Zaten sensizlik sevgilim çok zor, farkında mısın? Üstüne bir de deli mi acaba diye söylentiler çıktı hakkımda. Aslında hiçbir önemi yok benim açımdan. Bunu beyaz önlüklü doktorlara da söyledim elbette. Ancak yine de ailem işte…. Endişeleniyor herkes benim için.
İşte son kez getirdiler beni sana. Hemen bir şişe verdiler elime. Aslında gerek yoktu buna. Sabaha kadar yağan yağmurlar beslemiş çünkü güzel toprağını. Ancak ben yetinmedim tabi bununla. Hemen döküverdim tüm şişeyi güzelim toprağına. Sonra sildim mezar taşını da en güzel bezlerle. Haydi şimdi daha güzel uyu sevgilim. En azından ben gelene kadar daha uyu. Ardından güzel günlere birlikte uyanacağız. Önce benim şu delilik mevzusunu halletsinler de sonrasına bakarız.