Lüzumsuz Hayat İşleri / Muhammed Murat

lüzumsuz hayat sanabanabilgi

Okula başladığım ilk günlerde fark etmiştim lüzumsuz hayat işleri meselelerini. Bayrak tutma sırasına girmenin ne kadar keyifli olduğunu anlayamadım. Çünkü o işini de beceremem korkusu kemiriyordu içimi. Sonrasında da aslında çok değişen bir şey olmadı. Ardından mezun olmama rağmen istenen başarılar gelmedi. Dikkat çekici bir yöne doğru gidemedim. Hayatın beni de olgunlaştırmasını isterdim de istemekle olmuyor galiba. Sanırım daha fazlasını yapmak veya vermek geliyordu lüzumsuz işlere. Bununla birlikte daha çoğunu almak adına da hamle gerekiyordu. Bir evin içerisinde süregelen lüzumsuz hayat işleri. Evde ölmenin çok daha mantıklı geleceğini bile bile yaşamanın getirdiği yük.

Kanlı Duvar Alemi

Odamda düşünürken duvarı seyretmeye aşığım. Öldürdüğüm sineklerin kanlarını süsleyen kırmızı duvarımı. Belki de tek başardığım hayat işi sinekleri öldürmektir. Ancak yine de yorganın altına girdiğimde çıkan en ufak seslerle rahatsız oluyorum. Yine de çıkıyor o sineklerin vız vız vız inlemeleri. Bir yandan sineği dinlerken hemen aklıma yine hayatın lüzumsuz işleri geliyor. Acaba ben ne işe yarayacağım diye düşünüyorum. Düşünmekle de kalmıyorum aslında. Hayaller içerisinde kendimi koyuyorum en güzel hayalperest gibi keyifle. Ancak yine de farksız oluyor. Hiçbir heyecanım gerçekleşmeyince hayaller bir kabustan farksız kalıyor. Bir yerde çalışmak mı… Birisiyle evlenmek mi… Hadi canım!

Toplumda kendisini yer bulamamış bir insan. Devamlı kendini yabancı hissetmenin verdiği hayal kırıklıkları. Bazen haz alsam da insan, yine de onlardan olmanın isteğini merak ediyor. Elektrik direğine dayanmak veya bakkaldan aldığının parasını vermemek… Neler lüzumsuz hayat işleri acaba?

Lüzumsuz Hayat İşleri Listesi

Kimsenin okumayacağı bir günlüğe sahibim. Asla da merak etmeyecek insanlık tarihinden geçen milyarca insan. Zaten benim yazdıklarımdan onlara ne? Ancak yine de okumalarını dilerdim. Belki de tek işe yarayan eşyamdır bu günlük. Var olduğumu kendime gösterdiğim tek unsur. Bu hayatı yaşadığımı dünyalara ilan edebileceğim tek gerçek bu günlük. Boşuna zorlamayın beni. İçindekileri asla sizinle paylaşmaya niyetim yok. Sonrasında başıma neler gelebileceğini düşünüyorum ve titreme alıyor beni.

Gizli Günlük Ayrıntısı

Üst komşunun neler peşinde koştuğunu hiç de merak etmiyorum. Yine de günlükte var derinlemesine bir analiz. Bakkalın kızının kimlerin evine gittiğinden de bana ne? Ancak yine de üzerine birkaç kelam yazmışlığım var bu günlüğümde. Ayakları hiçbir zaman hareket edemeyecek bir insandan çok da bir şey beklenmez mi sizce de? Belki de yazdıklarım bir gün yüzlerce dile çevrilir. Hiçbir zaman Türkçe okuma yazma bilemeyecek insanların kitaplığında bulunur. Beni hiç görmemiş insanların düşüncelerini etkileyebilecek bir insanım ben. İnanmıyor musunuz gerçekten? Yakında ve hatta çok yakında inanacaksınız!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir