Annesi Üzülmesin Diye İntihar Etmeyenler Derneği

sanabanabilgi muhammed murat

İnsanlığın ihtiyacı değer yargıları değişince ortaya çıkan annesi üzülmesin diye intihar etmeyenler derneği kapılarını açtı. Oldukça sessiz bir şekilde gerçekleşen açılışa çok az kişi katılım gösterdi. Bununla birlikte içlerindeki o nefret dili olanların gelmemesine sevinç çığlıkları attık. Artık dar koridorların son bulduğu geniş bir alana sahibiz. Ayrıca gelenleri buyur edeceğimiz güzel bir salonumuz var. Ancak yine de kendimizi dinlemek ya da gelenleri buyur etmenin yorgunluğunu üstümüzden atamadık.

Bunca laf arasında seni de unutuyordum neredeyse. Kusura bakma, lütfen ya da bak, ne olacak ki? Her şeye rağmen yine de hoş geldin diyorum sana. Eğer varsa merak ettiklerin ya da merak olmasa da tuhaf gördüklerini sorabilirsin. Ayrıca neler düşündüğümüzü merak etmene de gerek yok. Sonuç olarak meraksız bir dünya için burada olduğunu tahmin ediyorum.

  • Teşekkür etmeye değer görmüyorum kendimde. Bir avuç insanın arasına katılmaktan gayet memnunum. Ancak yine de içimdeki ürperti geçmek bilmiyor. Sabırsız insanlar ülkesinde büyümenin tüm zorluğunu gördüm. İnsanların çocuklara karşı bakışındaki nefreti gayet iyi biliyorum. Bir an önce “çocuğum büyüsün” diye ısrarcı olan annelerin arasından geliyorum buraya. Yemyeşil bir ülkem olmadığı için beton kaplı dünyaları barındırdım ufacık beynimin içinde. Böyle yüce bir dernek açılışı olması beni çokça memnun etti. Ancak yine de neden buradayım ve sizler neden varsınız sorularının cevaplarını bulamıyorum. Bir defa neden annesi üzülmesin diye intihar etmeyenler derneği nedir?
  • Çokça sorduğun soruların cevaplarını mı merak ediyorsun yoksa meraklı olmayı da seviyorsun? Burada insanlara dünya hayatının sunduğu tüm kötü özelliklerini yok etme fırsatı veriyoruz. İnsanların sahip olduğu zorluklarla uğraşmaya mecbur değiliz. Tüm yükü sırtımıza alarak ilerlemeye çalışmamız anlamsız gelmiyor mu sana da? Tüm kötü ruhlar ve kötü dünyevi hazlar, istekler yorgunluğumuzu katlıyor. Hala bunun farkında değil misin?

Dünya Yorgunluğu

Burası, annesi üzülmesin diye intihar etmeyenler derneği, beni bambaşka boyutlara taşır mı? Aslında beni sadece tek bir kere 23 Nisan gününde başbakan ya da cumhurbaşkanı yapsalardı bunlar olmazdı. Tek bir gün bile o görevlere gelseydim dünyayı bambaşka bir eksene çevirebilirdim. Sonrasında parlak ve yemyeşil bir ülke, güleryüzlü insanlar, koşarak parka giden bebekler… Ancak hiçbiri olmadı, olamadı. Ardından simsiyah bulutların üstünde cirit attığı bir dünya karşıladı beni. Dünya yorgunluğu başıma adeta bela oldu. Her defasında daha yaşanabilir olabileceğine inanmak da bir nevi yük getirdi. Evlilikten ağzı yananlar artık süt ürünlerini tamamen bıraktı. Çocuk yapmamak için salonda yaşamaya başlayan insanlar türedi. Bununla birlikte okula gitmemek için kendini deli ilan edenler çoğaldı. Burası nasıl bir yaşam vaat ediyor? Daha güzeli mi daha acısı mı var?

  • Öncelikle bizler, annesi üzülmesin diye intihar etmeyenler derneği, hiçbir vaat sunmuyoruz. Burada hiçbir acı ya da keder olmadığı gibi duygularınızı yaşamanız söz konusu değildir. Ayrıca kendinize ait dünyaya sahip olacağınız için başkasını düşünmeniz ya da ilgilenmeniz mümkün değildir.
  • Nasıl? Peki, para ihtiyacı ya da isteği?
  • Burası için para tanımı olmadığı gibi öyle bir şeye ihtiyacınız da bulunmuyor. Hiçbir zaman bir kağıdın sizden değerli olduğunu düşünmüyoruz. Ayrıca parayla yapabileceğiniz hiçbir şeye burada sahip olmayacaksınız. Bununla birlikte paranız olmadığı için herhangi bir istekten ya da imkandan yararlanmamanız mümkün de değildir.
  • Peki, mutlu olmayı nasıl başaracağım burada?
  • Bizler, annesi üzülmesin diye intihar etmeyenler derneği olarak kendimizi sıfır kabul ediyoruz. Burada sahip olmadığınız ya da olamayacağınız tüm unsurları yok kabul ediyoruz. Bizler için para diye bir şey olmadığı gibi mutluluk da yoktur. Böylelikle mutlu olmaya çalışmak ya da mutlu olabilme hevesimiz bulunmuyor. İnsanların mutlu olmak için yaptıklarını doğru bulmuyoruz. Başarılar ya da tüm dünya hevesiyle ortaya çıkan eforlar manasız kalıyor. İnsanın sahip olabileceği tek şey kendisidir. Eğer kendisiyle olduğunda hisleri şekilleniyorsa diğerlerine gerek de yoktur. Bir kovalamaca olarak insanın beynine yüklenmiş aldatma aparatı mutluluk ile ilgili başka bir sorunuz var mı?

  • Kendimi çocuk gibi hissetmekle geçti ömrüm. Ancak şimdi yalnızlık daha da büyük bir girdap içine alıyor beni. Bir akşam, evlenme teklifi yaparken beynimi kaybetmiştim. Hiçbir söz söylemeden günlerimi geçirdim. Sonrasında hastanenin güzel yatakları misafir etti beni. Ayrıca başbakan olma isteğim ilk orada cereyan etti. Çünkü o kadar güzel bir yatak vardı ki başbakan olmayı çok istedim. Nasıl olsa ülkeyi yataktan idare etmenin hiçbir sakıncası bulunmuyor. Kimsenin gelip de hadi ayağa kalk, diyeceğini zannetmiyorum. En güzel idare etme şekli bana göre de yataktan olur. Ardından geçen günlere bakıyorum da ben gerçekten kötüyüm. Her seferinde hastanenin en üst katını merak etmemden belliydi. Acaba çatısından düşmekle son bulur mu bu merak duygum diye sayısız geceler düşündüm. Halbuki, annesi üzülmesin diye intihar etmeyenler derneği buyur etmişti beni. Şimdi ise intiharı değil, ölümüm üzerine düşünmeye başlıyorum. Sıcacık bir yatak içerisinde ve belki de çok daha geniş bir hayal dünyasının ilk adımında bunu yapıyorum. Sonrası malum … O kadar çok merak ediyorum ki neler olacağını, heyecandan duramıyorum. Platon’un zehri içmek için sabırsızlanması gibi bir hissiyat var. Evet, artık hazırım ve haykırıyorum tüm dünyaya ve bir avuç insancıklara: “intihar etmek istiyorum”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir